Aylardan ekim Vakit akşamüstü Bu mevsim soğuk olur Lakin bir başka sıcak bugün Güneş bile hala batmamış Yağmur bulutları hızla uzaklaşmış insanlar adeta kıskançlaşmış Kuşlarda hareketlilik Çiçeklerde ise bir telaş var Güneşi üzerinde açmış o ela gözlerinle Belli ki bugün yüreğimi ziyaret etmişsin
Bilir misin beni Bilir misin bende ki seni Bu yürek yangın yeri Sen en iyisi mi beni Yanardağlara sor Volkanlardan dökülen kor ateşi suya Sen suyu iyisi mi Güneş görmeyen balığa sor Sor güneşi karanlığa Kara geceyi mavi gökyüzüne Gökyüzünü de sevdalı uçan kuşa sor Yağmuru çatlamış toprağa Baharı sararmış yaprağa sor Sen özlemeyi, sevmeyi, aşkı Sen en çokta seni Bana sor
Bu şehir bir başka mevsimde şimdi Öyle ki kar kış misali Sessiz sedasız bir mevsim geldi Mevsimlere bahar geldi Öyle ki kar kış misali Bir bahar mevsimiydi gidişin Çiçekleri kelebekleri de aldı gidişin O zamandır ısınmıyor ellerim Bu şehir bir başka mevsimde şimdi Öyle ki kar kış misali Üşüyor yüreğim.
Bulutları arkana kuşları omzuna Güneşi de bavuluna koyup Gidiyordun Gece sessizliğe çekiliyor Etrafım sensizlik doluyordu Kalabalıkta çıt çıkmıyor Bir pazar sabahı kadar sessiz Bir cuma akşamı kadar kasvetli Gidiyordun Aylardan mayıstı Sorma hava niye sisli ve ayazdı Papatyalar surat asmış Yapraklar sararmıştı Çünkü sen yıldızları toplayıp Bulutları arkana kuşları omzuna Güneşi de bavuluna koyup gidiyordun Kül renginde rüzgar En ücra köşelerime taşınmıştı Biraz korku birazda merak vardı O beni bırakmaz o beni unutmazdı Diye yüreğim derinden mırıldandı Ama sen gidiyordun Gözlerim yanıyordu Ağlayamamaktan Gözlüklerim buğulanıyordu ve ben sana bakamıyordum Baksamda seni göremiyor Görsemde artık anlamıyordum Anlasam gururum direniyor Duygularım kabul etmiyordu Gidiyordun Ve ben sabaha hazır değildim Mavilerim soluyordu Son halin gözlerimdeyken Yıldızları toplayıp Bulutları arkana kuşları omzuna Güneşi de bavuluna koyup Gidiyordun Ve ben önce gözlerinden ayrıldım.
Belki unutacağım seni Unuttuğumu bile unutacağım belki Unuttuklarımı hatırlatanları da unutacağım Gel gör ki ne kağıt unutacak seni Ne de dile gelen gözyaşımdan mürekkep Sesli harflerim sen okuyana kadar sessiz kalacak Ne kağıt unutacak seni Ne de satırlarımda gezdiğimiz şiirlerim Ne zaman bir unut düşse aklıma Oturur sunkunluğumu bölen dalgaları izlerim O vakit deniz mavisi gözlerin gelir aklıma Vazgeçerim unutmaktan O an seni silbaştan severim.
Saat yine bugün seni sen geçe uyandım Gökyüzü mavi güneş sarı menekşeler mordu Sen gökkuşağının her tonuydun ve Ben en çok gözlerinin rengine vurulmuştum Sen saniyeler dakikalar saatlerdin Ben günler aylar yıllar Zamandın sen, zamanımdın Akrep ve yelkovan gibiydik Ben hep senin Bir adım arkandan geliyordum Seninle yiyor Seninle içiyor Saatimi sana kurup Seninle uyanıyordum Hızlıca geçen yetişilemeyen Saniyeler dakikalar saatler oldun Zamandın sen Ellerimden akıp giden zamanımdın Ben günler aylar yıllarca Sana çok geç kaldım.
Bu gece sana gizlenip Sende kaybolmak istiyorum Yalnızlık kokan zifiri karanlıkta Sen gibi olmak istiyorum Bu gece Sen gibi düşünmek Sen gibi beni kaybedip Kendimi sende bulmak istiyorum.
Üstümüzde Gökyüzünün mavisiyle Bir günümüz olsun Şeker pembesinden pamuk gibi bulutlar Senin kokunu esen ılık rüzgar Yağmurları ıslatmayan Gökkuşağı kaybolmayan Gündüzü yormayan Güneşi ise batmayan Gecesi siyahtan arınmış Karanlığı günbatımına kadar olan Gökyüzünün mavisiyle Bir günümüz olsun Bir de masa olsun Ellerin diyorum Masada çay bardakları ve Senin ellerin olsun Ne şeker olsun Ne de çayımızı karıştıralım Sessizliğin gürültüsünde Çıt çıkmasın ve biz Sadece gözlerimizle konuşalım.
Koca şehir, beşinci mevsime uyanmış Yer gök çiçekle kaplanmış Papatyalar karla baharlanmış, Öyle bir mevsim ki her şey karışmış Burada beşinci mevsim bu aralar Güneşli bir kış sabahında Yağmur ve kar ayazında Beşinci mevsim bu aralar Belki bir gün, bir yerlerde Gözlerinle, karşı karşıya gelmek Hayali bile, içini ısıtıyor insanın Konuşmak, sesinden bir çift söz duymak Bütün yapraklarını döküyor sonbaharın Dedim ya Burada beşinci mevsim bu aralar...
Gözlerin Bir denizdi gözlerin Ben ise umudun özenle taranmış saçlarıydım Zamanın öfkesiyle birer birer dağıldım Ne boğuldum ne battım Ne uzaktın ne yakındın Umudun özenle taranmış saçlarıydım Gözlerinin kıyısında kaldım Bir denizdi gözlerin Sonsuzluğu anlatır gibi Bir denizdi gözlerin Günbatımının rengi Rüzgarın ılık esintisi gibi Bana tekrar tekrar seni anlatırdı Köpük köpük dalgaların sesi Gözlerimin feri Yüreğimin nefesi Kıyılarımın feneri Gündüzlerimin güneşiydi Bir denizdi gözlerin Umudun özenle taranmış saçlarıydım Zamanın öfkesiyle birer birer dağıldım.
Çiçeğin Yalnız Senin bakışlarını güneş bilip açan Senin dokunuşunda su misali hayat bulan Senin nefes alışında aşk kokan Sana veremediğim bir çiçeğim vardı.
Gece Üşür Günler başlıyor günler bitiyor Ben seni sevdikçe akşam Seni düşündükçe sabah oluyor Senin olmadığın her dakika seninle geçiyor ve senin hiç birşeyden haberin olmuyor Vakit daha da ilerliyor gece oluyor Gece bile üşüyor bana baktıkça Hafif bir rüzgar esiyor Bilemessin yüreğim ne kadar üşüyor Karanlık yere göğe hakim oluyor Aydınlığa direnen gönlüm zifiri karanlıkta Geçmişte ki senli günlere sarılarak ısınıyor Günaydın gece bir gün daha sabah oluyor Sorma bilemessin yüreğim ne kadar üşüyor Hafif rüzgar var buralarda Üstüme üstüme gelir ben kaçtıkça Yıldızıyla sisiyle dumanıyla Günler başlıyor günler bitiyor Ben seni sevdikçe akşam Seni düşündükçe sabah oluyor Senin olmadığın her dakika seninle geçiyor ve senin hiç birşeyden haberin olmuyor
Bahar gelmez buralara Ateş bile üşür bana baktıkça Pamuk pamuk yağan karı da Öfkeli bulutların yağmurunu da Sonbaharı da bilirim kışı da Çiçekler açmaz Bahar gelmez sensiz buralara.
Büyümemeliydik Büyük kaybetmemeliydik Minik yürekle kocaman Çocukça sevmeliydik Biz seninle çocukken tanışmalıydık Yüreğin kadar güvenli Gülümsemen kadar sıcak Güneşli bir gün de buluşmalıydık Parklarda oynamalı Çimenlerde koşturmalıydık Ne sen beni ne de ben seni Kaybetmemeli aramamalıydık O yüzden saklambaç yerine Salıncaklarda sallanmalıydık Sen bana gülümsedikçe Ben gülüşünde saklanmalıydım Gökkuşağına doğru kaçışmalı Uçuşan kelebekleri Kovalarcasına peşlerine takılmalı El ele koşturmalı Ve yoruldukça Birbirimize sarılmalıydık Yüreğin kadar güvenli Gülümsemen kadar sıcak Güneşli bir gün de buluşmalıydık Biz seninle çocukken tanışmalıydık
Dalga dalga denizin mavisiyle Bugün dolup taşıyorum Sen beni bekleme kaptan Ben denizin kıyıya en uzak Sevgiyi kaçırmış, geçmişe hasret Özlemeye bilet almış tarafındayım Sen beni bekleme kaptan Ben daha çok açıklardayım Yüzlerce martının kanat çırpınışları gibi Sarılmak gelmişken ona içimden Sen beni bugün burda bırak kaptan.
Mavi gökyüzünden tüy hafifliğinde Tane tane bir gece daha dökülüyor Yıldızlar sağa sola kaçışıp Gökyüzü yeryüzüne karışırken Şehrin ışıkları büsbütün sönüyor Gözlerinin rengine hasret bu gözler Bu gece de uykusuz yine sana nöbet tutuyor Sağımdan solumdan soğuk rüzgar Yerde gökte ne kadar özlenmişlik varsa Toplayıp yüreğimin içine içine esiyor Gölgem bile karanlıkla bir olmuş Rüzgar gibi gelip geçişine sadece tanıklık ediyor İçimdeki ağaçların yapraklarını döküşüne Güç yetmiyor anlıyor musun Güneşin doğmasına henüz çok var Bugün bir türlü sabah olmuyor Ve sen başka bir şehrin sabahında Benden çok uzakta attığın her adımda İnanır mısın bu koca şehir üzerime titriyor.
Ben seni Bir ülkenin başkenti gibi Bir şehir gibi Kocaman ve kalabalık sevdim Sen benim göğe uzanan hayallerim Başka şehirlere olan sınırlarım Şehrimden şehrine umut dolu yolların Ben seni bir şehir gibi sevdim Ben seni İstanbul gibi Mavi serin dalgalı sularınla Nemli mavi gökyüzünle Bir ülkenin başkenti gibi Bir şehir gibi Kocaman ve kalabalık sevdim Ben seni İstanbul gibi sevdim.
Yoktun, Yelkovanı durmuş saat misali Vakti durmuştu yüreğimin Bir takvim yaprağı bir güne tekabül ediyordu ve ben zamanın neresindeydim bilmiyorum Oysa ki baharım olurdu gülüşün Çiçekleri açar Kelebekleri uçardı gönlümün Bu duyguyu tarif eden Bütün kitaplar, bütün sözlükler değişmeliydi Kelimelerin anlamları sende gizliydi Mesela, Umuttu Sana bir kaç saniye bakabilmek Seni öyle güzel, yeniden görebilmek Özlemdi Gözlerindeki parıltıyı seyredebilmek Sevinçti Sesinden bir parça duyabilmek ve Aşktı Seni hala ilk gün ki gibi sevebilmek Vardın Yelkovanı durmuş saat misali Vakti durmuş yüreğimde kaldın.
Penceremin Önünde Bazen mor bir leylak gibisin Gün bitmesin güneş eksilmesin Penceremin önündesin Kimi zaman büyülü bir pembe Kimi zaman bembeyaz bir manolya çiçeğisin Bazen de mor bir leylak gibisin Gün bitmesin güneş eksilmesin Penceremin önündesin Bazen kanayan kalpler çiçeği gibi Sevgi dolu kalplisin Öyle saf öyle temiz müge çiçeğisin Bazen bir begonya gibi canlı Bir menekşe gibi rengarenksin Gün bitmesin güneş eksilmesin Penceremin önündesin Bir bakarım solarsın Bir bakarım açarsın Sen her mevsim içimde açarsın.
Nasılsın Gözlerin ulaşılmazım Gözlerin imkansızlığa yol alışımdı Gözlerin Gökkuşağının renklerine bürünmek gibi İlkbaharda açan bir çiçeği seyretmek gibi Öyle saf öyle temiz öyle güzeldi Gözlerin Engin denizlerin derinliklerinde yüzmek gibi Dağların en yüksek tepelerinde gezinmek gibi Öyle tehlikeli öyle heyecan vericiydi Gözlerin İstanbul semaları gibi huzurlu Biraz utangaç biraz durgundu Gözlerin Kız kulesi kadar ulaşılmaz Boğaz köprüsü gibi uçurum uçurumdu Gözlerin Öyle ışıltılı öyle göz kamaştırıcı Gece uzanıp tutmak istediğim yıldızlardı gözlerin Gece yarısı kadar sessizdi gözlerin Ve ben gökyüzünün tüm karanlığını Aydınlığa kavuşturacak kadar özlemişken Her gün yeni günün sabahında kaybolurken Geçmiş günün izi geceye hapsolurken Geceler gündüzler birbirini kovalarken Olmayan umutlar daha da yok olurken Gözlerin ulaşılmazım Gözlerin imkansızlığa yol alışımdı Benim gözlerimin halinden gözlerin anlardı
Deniz bulutlandıkça güzeldi günler İnsan umutlandıkça güzeldi dünler Ne dünler kaldı ne de bugünler Herşey ama herşey Sensizliğe büründüler.
O vakit Gökyüzü asileşmiş Güneş buz kesmiş Seni böyle zamansız özledikçe Canlı cansız koca şehirde herşey Yokluğuna gizlenmiş o vakit, O vakit ki sensizliğe doğru Kanat çırparak yaşamak bir gün O bir gün defalarca ölmek gibidir hergün Sensizlik çığlıklar dolusu sessizliktir o vakit Şimşekler çakar, yıldırımlar düşer Benim aklıma sen düşersin o vakit Arkasından yağmur çiseler Serin bir rüzgar eşlik eder Burnumda sen tütersin o vakit.
Mevsim bahar Aylardan mayıstı Soğuk bir kış günü gibi Üşütüyordu gidişin Öyle bir bakışın vardı ki Sanki baharla birlikte Geleceğim diyordu Ne baharları geçti Ne yağmurları yağdı yüreğimin Tekrar tekrar tomurcuklandı Çiçekler açtı gidişin Bugün oturduk çiçeklerle konuştuk Seni sordular Öyle bir bakışın vardı ki Sanki hem bana hem çiçeklere Söz vermiş gibi Baharla birlikte Geleceğim diyordu Mevsim bahar Aylardan mayıstı Papatyalar ellerimde kaldı Gelemeyeceksin bilirim Ben yine de her bahar Seni beklerim.
Bir fincan sıcacık kahve görsem Dumanı tüten, kokusu iç çektiren Hemen oracıkta aklıma düşersin Biz seninle hiç kahve içmedik Ya bide içseydik O anı düşünebiliyor musun Ben düşünemiyorum Yaşıyorum.
Ne zaman bir unut düşse aklıma Oturur sunkunluğumu bölen dalgaları izlerim O vakit denizin mavisine çalan gözlerin gelir aklıma Vazgeçerim unutmaktan O an seni silbaştan severim.
Bir mum gibidir yüreğim Öyle durgun öyle suskun Sen bana baktığın vakit O an orası yangın yeridir Kırmızının her tonu Yüreğimin rengidir Güneşin gözlerinde açmış güzelliğiyle Sen bana baktığın vakit Bu sıcak beni İçten içe eritir.